Skip to main content

Yazar: Bülent Özçelik

Basit El Anatomisi: Elin Yapısı ve Fonksiyonları

El cerrahisi, üst ekstremitenin boyundan parmak ucuna kadar olan tüm sorunlarıyla ilgilenen önemli bir bilim dalıdır. Elin anatomisi, kemikler, bağlar, kaslar, tendonlar, sinirler ve damarlar gibi ana yapı elemanlarından oluşur. Bu yazıda, elin temel yapıları ve işlevleri hakkında bilgi vereceğiz.

Elin Temel Yapı Elemanları

Kemikler

Kemikler, elin stabilitesi ve hareketi için temel elemanlardır. Kemiklerin birbirleriyle buluştuğu hareketli bölgeler ise eklemleri oluşturur. Kemiklerin eklem yüzeylerinde kıkırdak örtüler bulunur. Elin ana kemik yapısı şu şekildedir:

  1. Humerus: Omuz ile dirsek eklemleri arasında bulunan tek kemiktir.
  2. Radius ve Ulna: Önkolu oluşturan bu iki kemik, dirsek ile el bileği arasında yer alır. Radius, başparmak hattında; ulna ise küçük parmak hattında bulunur.

El Bileği Kemikleri

El bileğinde, branştan olmayan doktorların bile saymakta zorlandığı 8 adet küçük kemikçik bulunmaktadır:

  • Skafoideum
  • Lunatum
  • Trikuetrum
  • Pisiforme
  • Trapezium
  • Trapezoideum
  • Kapitatum
  • Hamatum

Bu kemikler, el bileğinin karmaşık yapısını oluşturur ve hareket kabiliyetini artırır.

Metakarp Kemikleri

El sırtı ve avuç içi bölgelerinde, ayaktaki tarak kemiklerine denk gelen metakarp kemikleri bulunur. Her parmak tabanına doğru bir adet olmak üzere toplamda beş tane metakarp kemiği vardır. Bu kemikler, parmakların hareketini destekler.

Falanks Kemikleri

Son olarak, parmaklarımızı oluşturan falanks kemikleri bulunmaktadır. Başparmağın iki, diğer parmakların ise üçer falanksı vardır. Falankslar, yerleşimlerine göre üç gruba ayrılır:

  • Proksimal Falanks: Parmak kökünde bulunan kemiklerdir.
  • Orta Falanks: Parmakların ortasında yer alır.
  • Distal Falanks: Parmak uç kemikleridir.

El Cerrahisi Nedir ?

El cerrahisi, insan vücudunun omuzdan parmak uçlarına kadar uzanan ve “üst ekstremite” olarak adlandırılan bölgesinde yer alan yapıların hastalıklarıyla ilgilenen özel bir cerrahi alandır. Günlük yaşantımızda ellerimiz, hem temel ihtiyaçlarımızı karşılamak hem de iş gücünü sürdürebilmek açısından kritik öneme sahiptir. Dolayısıyla el fonksiyonlarını etkileyen her türlü rahatsızlık — ister kısa süreli ister kalıcı olsun — yaşam kalitemizi doğrudan etkileyebilir.

Üst ekstremite; kemikler, kaslar, tendonlar, bağ dokular, damarlar ve sinirlerin birbirine uyum içinde çalıştığı karmaşık ama son derece uyumlu bir yapıdır. Bu sistemin işleyişinde meydana gelen herhangi bir aksama, ister travmaya, ister doğuştan gelen bir duruma ya da kronik bir hastalığa bağlı olsun, el cerrahisinin ilgi alanına girer. Cerrahi müdahalelerin amacı bu uyumu yeniden kurmak, elin fonksiyonlarını geri kazandırmak ve kişinin yaşam kalitesini artırmaktır.

Bu kapsamda el cerrahisi; kesiler, kırıklar, sinir yaralanmaları, tendon kopmaları, parmak amputasyonları, yanıklar gibi travmatik durumların yanı sıra, karpal tünel ve kubital tünel sendromu gibi sinir sıkışmaları, De Quervain hastalığı gibi tendon rahatsızlıkları ve el bileğinde görülen kireçlenmeler gibi dejeneratif hastalıkları ile  romatizmal hastalıklar sonucu gelişen eklem bozuklukları el cerrahisinin müdahale alanlarındandır.

Doğuştan gelen el anomalileri de el cerrahisinin ilgi alanına girer. Parmakların ayrılmamış olması (sindaktili), fazla parmak bulunması (polidaktili) ya da elin tam gelişmemesi gibi durumlar,bebeklik  çağında tanı alarak cerrahi girişimle düzeltilmeye çalışılır. Bu tür müdahaleler, yalnızca görünümün değil, aynı zamanda temel el fonksiyonlarının kazanılması açısından da büyük önem taşır.

Ayrıca, bağ dokularındaki yaralanmalar da önemli bir tedavi alanı oluşturur. El bileği gibi hareketli bölgelerde sık görülen ligament yırtıkları, ağrı ve kararsızlık hissine yol açabilir. Bu tür durumların tanı ve tedavisinde el bileği artroskopisi, hem minimal invaziv olması hem de iyileşme sürecini kısaltması açısından etkili bir yöntemdir. Artroskopi sayesinde bağ onarımları doğrudan ve hassas bir şekilde gerçekleştirilebilir.

Tüm bu cerrahi uygulamaların ardından, bireye özgü planlanan rehabilitasyon süreçleri elin işlevselliğini yeniden kazanmasında büyük rol oynar. Cerrahi tedavi kadar, sonrasında uygulanan fizik tedavi de el cerrahisinin vazgeçilmez bir parçasıdır.