Skip to main content

Yazar: Sude Yılmaz

Isolated intraneural schwannoma of the median nerve

Isolated intraneural schwannoma of the median nerve
Dear Sir,
A 40-year-old woman presented with synchronous masses over the volar aspect of her left wrist and the radial side of her middle finger . Both masses were tender to palpation. Typical signs and symptoms of median nerve compression were present, such as thenar atrophy, numbness in the median nerve distribution, a positive Tinel sign, and nocturnal pain. Electromyography demonstrated moderate median nerve compression at the wrist. Magnetic resonance imaging revealed a mass that was centrally located inside the median nerve in the distal one-third of the left forearm and another encapsulated lesion was seen arising from the radial digital nerve of the middle finger over the middle phalanx level. Surgical exploration showed encapsulated masses that were both compressing the nerve fibres centrally inside the perineural sheath. The proximal mass in the median nerve was removed completely. The digital nerve lesion required resection of a section of nerve and reconstruction with nerve grafting.

Histopathological assessment showed a diagnosis of schwannoma for both lesions

Dirsek Kırıkları ve Çıkıkları

Dirsek eklemi, kol ve ön kol kemiklerinin bir araya geldiği, oldukça karmaşık ve hassas bir yapıdır. Bu eklemdeki stabiliteyi sağlayan kapsül, bağlar, tendonlar ve kemik yapılar sayesinde hem güçlü hem de oldukça hareketlidir. Ancak bu karmaşık yapı, travmalara karşı da savunmasızdır. Özellikle düşme, çarpma veya ani zorlanmalar gibi dirsek travması oluşturan durumlar, dirsek kırıkları ve dirsek çıkığı ile sonuçlanabilir.

Dirsek Kırığı ve Dirsek Çıkığı Nedir? Nasıl Oluşur?

Dirsek kırığı, kol ve ön kol kemiklerinin dirsek eklemine yakın bölgelerinde oluşan kırıklardır. Bu kırıklar, düşme sırasında elin avuç içiyle yere temas etmesi gibi mekanizmalarla ortaya çıkar. Dirsek çıkığı ise, eklem yüzeylerinin normal pozisyonunu kaybederek birbirinden ayrılması durumudur. Çıkıklar basit veya kompleks olabilir; basit çıkıklarda kemik kırığı bulunmazken, kompleks çıkıklarda kırık ve çıkık bir aradadır.

Her iki durumda da eklemin anatomik dizilimi bozulur ve ciddi ağrı, şişlik, şekil bozukluğu ve hareket kısıtlılığı gibi belirtilerle kendini gösterir. Özellikle çıkıkla birlikte görülen damar-sinir hasarları acil müdahale gerektirir.

Dirsek Travmasının Belirtileri ve Tanısı

Dirsek travması sonrası hastalar genellikle şiddetli ağrı, dirsek hareketlerinde kısıtlılık, şişlik ve gözle görülür şekil bozukluğu ile başvururlar. Ağrı nedeniyle kolu hareket ettirmekte zorlanabilirler. Bazı durumlarda sinir hasarı belirtileri olan uyuşma, karıncalanma ya da kas güçsüzlüğü de eşlik edebilir.

İlk değerlendirme fizik muayene ile başlar ve hemen ardından direkt radyografiler (X-ray) çekilerek kırık veya çıkığın varlığı araştırılır. Kırıkların detaylı değerlendirilmesi için bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılabilir. Eğer bağ yaralanmasından şüpheleniliyorsa, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) de tanıya yardımcı olur.

Dirsek Kırıkları: Türleri ve Özellikleri

Dirsek bölgesinde farklı kemik yapılar yer aldığı için kırıklar da çeşitlidir.
Radial baş kırığı, ön kolun dış tarafındaki kemikte meydana gelir ve özellikle düşme sonrası sıklıkla görülür. Hareket açıklığını kısıtlayabilir ve artroz riskini artırabilir.
Olekranon kırığı, dirsek arkasındaki çıkıntılı kemikte oluşur ve genellikle doğrudan darbe ile meydana gelir.
Humerus distal kırığı ise kol kemiğinin dirseğe en yakın ucunda oluşur ve hem erişkinlerde hem çocuklarda ciddi hareket kısıtlılıklarına neden olabilir.

Dirsek Travmalarında Sinir Yaralanmaları

Dirsek bölgesi, yalnızca kemik ve bağlardan oluşmaz; aynı zamanda önemli damar ve sinir yapılarının geçtiği dar bir anatomik alandır. Bu nedenle dirsek kırığı veya dirsek çıkığı durumlarında sinir yaralanmaları da sık görülen ve ciddi sonuçlar doğurabilen eşlikçi durumlardır.

Özellikle ulnar sinir, dirsek arkasından geçerek küçük ve yüzük parmaklarının hissini ve bazı kas hareketlerini kontrol eder. Dirsek travmalarında ulnar sinir, sıkışma, gerilme veya kopma riski altındadır. Hastalarda travma sonrası küçük parmak ve yüzük parmağında uyuşma, karıncalanma, his kaybı veya güçsüzlük görülebilir.

Radial sinir, daha çok ön kolun dış kısmı ve başparmağın motor kontrolünden sorumludur. Dirsek çevresindeki kırıklarda radial sinir de etkilenebilir ve hastada bilek düşüklüğü (wrist drop) olarak bilinen tablo gelişebilir.

Median sinir yaralanmaları ise nadir olmakla birlikte özellikle humerus distal kırıklarında göz önünde bulundurulmalıdır. Median sinir hasarında başparmak ve ilk üç parmakta his kaybı, kavrama gücünde zayıflama olabilir.

Sinir yaralanmalarının varlığı, yalnızca ağrının veya uyuşmanın tanımlanmasıyla değil, nörolojik muayene ve elektrofizyolojik testlerle ortaya konabilir. Yaralanma şekline göre sinir yalnızca geçici olarak zedelenmiş olabilir (nöropraxi), ancak bazı durumlarda sinir kesisi veya kopması da söz konusu olabilir.

Bu gibi durumlarda cerrahi sırasında sinirin onarımı, gevşetilmesi (dekompresyon) veya yeniden yönlendirilmesi (transpozisyon) gibi işlemler gerekebilir. Sinir iyileşmesi yavaştır ve sabırla takip edilmesi gerekir. Bu süreçte erken dönemde fizyoterapi, sinirin yeniden fonksiyon kazanmasına destek olur ve kasların zayıflamasını önler.

Dirsek Çıkıkları ve Eşlik Eden Bağ Yaralanmaları

Dirsek çıkıkları, travma sonrası eklem bütünlüğünün bozulmasıyla ortaya çıkar. Basit çıkıklarda yalnızca eklem yer değiştirir, ancak kompleks çıkıklarda bu tabloya kemik kırıkları da eşlik eder.

Özellikle bağ yapılarının hasar gördüğü durumlarda, dirseğin stabilitesi bozulur ve cerrahi müdahale gerekebilir. Çıkığa eşlik eden damar yaralanmaları, dolaşım bozuklukları ve sinir hasarları acil değerlendirme gerektirir. Bu tür durumlarda kompartman sendromu gibi hayati önem taşıyan komplikasyonlar gelişebilir.

Çocuklarda Dirsek Çıkıkları

Çocuklarda dirsek çıkıkları, özellikle 1–5 yaş arası çocuklarda sık karşılaşılan ortopedik yaralanmalardandır. En yaygın görülen formu, halk arasında “bakıcı dirseği” ya da tıbbi adıyla radial baş subluksasyonu olarak bilinir. Genellikle çocuğun elinden aniden çekilmesi, kaldırılması ya da savrulması sonucu meydana gelir. Bu travmatik hareket, radius kemiğinin başının yerinden hafifçe çıkmasına neden olur ve çocuk aniden kolunu kullanmayı bırakır.

Aileler genellikle çocuğun ağlaması, kolunu aşağıda tutması ve hiç hareket ettirmemesiyle fark eder. El bileği ya da parmaklarda belirgin bir şişlik veya morarma olmaması aileyi yanıltabilir, ancak çocuk kolunu oynamaya devam ettirmiyorsa acil değerlendirme gerekir.

Tanı genellikle öykü ve fizik muayene ile konur; radyografiler bazen tanıyı doğrulamak için gerekebilir. Tedavi, basit bir manevrayla radius başının tekrar yerine oturtulmasıdır. Bu işlem genellikle kısa sürede yapılır ve başarı oranı oldukça yüksektir. Redüksiyonun ardından çocuk birkaç dakika içinde kolunu yeniden kullanmaya başlar.

Daha büyük çocuklarda ya da travmanın şiddetli olduğu durumlarda, klasik dirsek çıkıkları da görülebilir. Bu tür durumlarda kemik gelişimi devam ettiği için doğru hizalama çok önemlidir. Cerrahi ya da alçı tedavisi gerekip gerekmediği ortopedi uzmanı tarafından değerlendirilmelidir

Çocuklarda Dirsek Kırıkları

Çocuklarda görülen dirsek kırıkları arasında en yaygını suprakondiler humerus kırığıdır. Bu kırık tipi, genellikle düşme sonrası dirseğe alınan darbeyle oluşur ve büyüme kıkırdağını etkileyebilir.

Çocukluk çağında dirsek bölgesi gelişim açısından hassas olduğundan, bu tür kırıkların doğru şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşır. Yanlış tedavi, uzun vadede hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu veya eklem fonksiyon kaybına yol açabilir.

Tedavi Seçenekleri: Konservatif ve Cerrahi Yaklaşımlar

Dirsek kırığı veya çıkığı sonrası tedavi, travmanın tipi, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve eşlik eden yaralanmalara göre belirlenir. Basit kırık ve çıkıklarda, redüksiyon (kemiklerin yerine oturtulması) işlemi sonrası dirsek alçısı ile sabitleme yeterli olabilir.

Ancak kırığın parçalı olması, bağ hasarının bulunması veya eklem yüzeyinin bozulması durumunda cerrahi tedavi gerekebilir. Dirsek kırığı ameliyatı sırasında plak, vida veya tel gibi sabitleyici materyaller kullanılarak kemiklerin uygun dizilimi sağlanır.

Dirsek çıkığı tedavisinde ise kırık eşlik etmiyorsa kapalı redüksiyon ile çıkık yerine yerleştirilir. Kırıklı-çıkıklı durumlarda ise artroskopik ya da açık cerrahi gerekebilir.

Dirsek Alçısı ve Cerrahi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Hem konservatif hem de cerrahi tedavi sonrası, dirsek alçısı ile eklemin sabitlenmesi gerekebilir. Alçı süresi travmanın türüne göre değişir; basit çıkıklarda bu süre 1-3 hafta, cerrahi sonrası ise genellikle 1-4 hafta arasında değişir.

Alçı süresince kolun yukarıda tutulması, parmak hareketlerinin ihmal edilmemesi ve şişliklerin kontrol altına alınması gerekir. Cerrahi sonrası yara bakımı, enfeksiyon riskinin azaltılması açısından oldukça önemlidir. Hastaların hekimin önerdiği egzersizlere zamanında başlaması iyileşme sürecini olumlu yönde etkiler.

Dirsek Rehabilitasyonu ve Fizik Tedavi Süreci

Dirsek yaralanmalarında başarılı bir tedavi kadar etkili bir rehabilitasyon süreci de kritik öneme sahiptir. Dirsek ekleminde travmaya bağlı gelişen hareket kısıtlılıkları, kas zayıflığı ve eklem sertliği, fizik tedavi desteği olmadan kalıcı hale gelebilir.

Rehabilitasyon süreci, eklem hareket açıklığını korumayı, kas gücünü artırmayı ve fonksiyonel kullanımı yeniden kazandırmayı hedefler. Özellikle deneyimli bir fizik tedavi merkeziyle çalışmak, hem cerrahi sonrası komplikasyonların önüne geçmek hem de günlük yaşama dönüş süresini kısaltmak açısından son derece değerlidir.

Ne Zaman Bir Ortopedi Uzmanına Başvurmalı?

Dirsek bölgesinde oluşan şiddetli ağrı, ani hareket kısıtlılığı, şekil bozukluğu, şişlik veya uyuşma gibi belirtiler varsa vakit kaybetmeden bir ortopedi uzmanına başvurmak gerekir. Özellikle çocuklarda dirsek travmaları sonrası gelişebilecek kalıcı deformitelerin önlenmesi için erken müdahale hayati önem taşır.

Dirsek kırıklı çıkığı nedeni ile ameliyat edilen hastanın hikayesi

Tendon Transferleri

Tendon transferi el fonksiyonlarının çeşitli nedenlerle kaybı sonrası, kaybedilen fonksiyonun kazanılması amacı ile çalışan bir kas kirişinin orijinal yerinden ayrılıp başka bir kirişe cerrahi olarak aktarılmasıdır.

tendon transferi
Tendon Transferleri 1

Birçok değişik durum tendon transfer cerrahisi ile tedavi edilebilir.

Sinir hasarlanması sonrası tedavi edilmemiş veya tedavi edildiği halde iyileşme sağlanamadığı durumlarda sinirin kasa uyarı göndermemesi nedeni ile kas fonksiyonları kaybolur. Tendon transferleri bu kaybolan fonksiyonların sağlanmasında kullanılabilir. Tendon transfer cerrahisi en çok brakial pleksus, radial sinir, ulnar sinir ve median sinir hasarlanmalarında kullanılır.

  • Tendon transferleri romatizmal hastalıklar sonrası oluşmuş kiriş kopmaları sonrası kullanılır. Kırıklar sonrasında kiriş kopmaları oluşabilir.
  • Tedavi edilmemiş kiriş yaranmaları veya tedavi edilmesine karşı iyileşme sırasında etraf dokulara aşırı yapışıklık gelişmiş ve diğer yöntemler ile tedavi edilemez durumlarda tendon transferleri kullanılır.
  • Beyinde oluşan çeşitli hastalıklar sonrası oluşan kas fonksiyon bozuklukları sonrası elde oluşan dengesizlikler nedeni ile tendon transferi gerekebilir. Serebral palsy (doğum sırasında veya sonrasında oluşan beyin hasarlanması sonrası bozukluklar), inme, travma sonrası oluşan beyin hasarlanmaları, omurlar arası kanal sıkışmaları sonrası oluşan kas erimelerinde tendon transferleri tedavide kullanılabilir.

Dirsek altında 40 üzerinde tendon elin hareketlerini sağlamada görev alır.9 tane kas başparmak hareketlerini sağlar. Her tendon hareketi sağlamak üzere elin farklı yerlerine bağlanır. Tendon transferi sırasında kasın başlangıç yeri damar ve sinir yapısı korunur. Yalnız bu kasa bağlı kiriş bağlanma yerinden ayrılıp başka bir görevi olan kirişe aktarılır. Böylece kas kasılınca normalde yapması gereken hareketi değil yönlendirildiği kirişin yapması gereken hareket sağlanır. Tendon transferi sonrası 4 hafta kadar alçı tedavisi devam ettirilir. Alçı sonrası fizik tedavi mutlaka gereklidir. Beyinin bir kas tarafından normalde yaptırması beklenmeyen başka bir hareket yaptırılmasına adapte olması gereklidir. Fizyoterapistin bu konuda eğitim vermesi gereklidir. Aynı zamanda kas kuvvetinin yeterli olması için transfer öncesi ve sonrasında çalışılır. Eğer kurallarına uygun yapılır ise elin fonksiyonlarının geri kazanılmasında tendon transferleri çok etkili ve başarılı sonuçlar verir.

Ön kol kesileri

El bileği ve dirsek arasında yer alan ön kolun kesileri ilk başvuruda dikkatle değerlendirilmesi gereken önemli yaralanmalardır. Bu yaralanmalarda bölge anatomisi oluşturan bütün yapılar sırayla değerlendirilmelidir. Bu bölgede oluşan problemler el ve el bileğinin fonksiyonlarını direkt etkileyecektir.

Bu yaralanmalar basit bir kesiden, ezilme, sıkışma, yanma ve ateşli silah yaralanması gibi komplike ve uzun dönem tedavi gerektiren durumlara kadar birçok nedenden kaynaklanabilir.

Acilde yapılan değerlendirmede öncelikle hastanın hayati fonksiyonları değerlendirilir. Problem olmadığı takdirde ön kol yaralanması değerlendirilebilir. Yara sahasında bulunan takılar çıkarılır. Bölge steril mayiler ile yıkanır ve steril şartlarda yapılan pansuman ile kapatılır. Antibiyotik ve tetanoz profilaksisi mutlaka yapılmalıdır.

Yarada aktif kanamanın, cilt defektinin olup olmadığı, dışarıdan görülen tendon, damar, sinir, kemik gibi yapıların olup olmadığı değerlendirilir. Hastanın damarları için nabızları, cildin sıcaklığı değerlendirilir. Sonra tendonları ve sinirleri için parmak ve el bilek hareketleri, elin duyusu değerlendirilir.

Yaralanma bölgesinde tespit edilen hasarlar için cerrahi planlanmalıdır. Hastanın eşlik eden kırığı varlığında kemik tespiti, tendon onarımları, damar ile sinir onarımları sıraya gerçekleştirilmelidir. Yara alanında yer alan yabancı cisimler çıkarılır. Yara kirli ve kapatılması uygun görülmezse ardışık ameliyatlardan sonra temiz bir saha elde edildikten sonra kapatılabilir. Cilt defekti kapatılamayacak durumda ise cildin lokal ve serbest doku nakilleri ile kapatılması mümkündür.

Ön kol kesilerinde cerrahinin, erken ve tecrübeli el cerrahisi merkezinde yapılması büyük önem arz eder. Çünkü kesilen yapıların onarımlarının geç veya yetersiz yapılması, kas küçülmelerine ve yıpranmalarına, ileride el ve parmak hareketlerini olumsuz etkileyen ciddi kalıcı sakatlıklara yol açabilir. Tedavinin iyi ve zamanında yapılmadığı durumlarda ciddi el fonksiyon bozuklukları ve sakatlık durumu oluşabilir.

Bütün bu kompleks tanı ve tedavi aşamalarının el cerrahı ve el fizyoterapisi olan bir merkezde planlanması ve gerçekleştirilmesi başarılı sonuçların elde edilmesini sağlar.

Ağır ön kol travmaları

Ön kol terimi üst ekstremitenin dirsek ve el bileği arasında yer alan kısmı için kulanılır. Bu seviyede radius ve ulna isminde iki adet uzun kemik, elin ve el bileğinin fonksiyonlarından sorumlu kaslar ve tendonlar, bu yapıların uyarılmasını sağlayan önemli sinir ve besleyici damarlar bulunur.

Ağır ön kol travmalarında tedavi planlaması üç aşamada değerlendirilir. Bunlar, hastanın hayatını tehdit edebilen durumun normalleştirilmesini, sonra uzvun kurtarılmasını ve en sonunda uzuv fonksiyonunun yeniden kazandırılmasını içerir.

Hasta yaralanmanın ardından yeterli donanımın olduğu tecrübeli bir el cerrahisi merkezine transferi yapılmalı ve bekletilmeden acil tedavisine başlanmalıdır.

Acil başvuru sırasında hastanın genel durumunda sorun olmadığı takdirde uzuv değerlendirilmesine geçilir. Uzvun kanlanması, hareketi ve duyusu, kemik ve eklem yaralanmaları değerlendirilir.

Hastanın acilde açık yaralarının bakımı, uygun biçimde pansumanı ve geçici tespiti yapılır. Mutlaka tetanoz ve antibiyotik profilaksisi yapılmalıdır. Hasta uygun şartlar altında ameliyata alınarak gerekli olan kemik ve eklem tespiti, tendon, damar ve sinir onarımları yapılmalıdır. Kırıkları ve çıkıkları uygun dizilim sağlandıktan sonra tel, plak veya çivilerle tespit edilir. Tendonlar ve kaslar uygun cerrahi tekniklere uygun olarak onarılır. Damar ve sinir yapıları doğru mikrocerrahi teknikler ile onarılır. Eğer kapanmayacak büyüklükte doku kaybı mevcut ise vücudun başka yerinden doku nakli gerçekleştirilir.

Yaralanmanın ciddiyetine göre hastanede yatış süresi değişkenlik gösterebilir. Bu hastaların tedavi sürecinde ikincil cerrahiler ve revizyon müdahaleleri çoğu zaman gereklidir. Uzun bir takip ve tedavi süreci gerektiren bu ağır yaralanmalarda hareket kaybının en az seviyede olması için tecrübeli bir fizik tedavi ve rehabilitasyon ekibinin kontrolünde tedaviye devam edilir.

Bu hastaların tanı, tedavi ve rehabilitasyon sürecinin yönetiminin merkezinde tecrübeli el, üst ekstremite ve mikrocerrahi uzmanı olmalıdır.

Parmak ucu yaralanmaları ve kopmaları

Parmak ucu elin hemen hemen tüm fonksiyonlarının yapılması için kullanılan ve dış etkenler ile en çok karşılaşan kısmıdır. Parmak ucunda duysal uyarıları toplayan birçok sinir ucu bulunur. Tırnak parmak ucunun üst tarafında gelen travmalara karşı koruyucu bir tabaka oluşturur. Parmak ucunun fonksiyonel ve duysal verileri toplama işlevlerinin travma sonrası eski haline getirilmesi oldukça güçtür. Parmak ucu en çok ezilme yaralanmalarına maruz kalır. Kesici alet, sıkışma, çarpma vb yaralanmaları sıktır. Parmak ucu kopmaları parmak kopmalarının en sık görüldüğü kısımdır. Travma tipinin öğrenilmesi tedavi seçeneğinin belirlenmesinde önemlidir. Mutlaka dolaşım ve duysal muayene yapılmalıdır. Parmak ucunda tırnak altında gelişebilen yaralanmalar atlanabilir. Parmak ucu hareketlerinin değerlendirilmesi gerekir. Parmağın son boğumuna yapışan parmağı büken ve kaldıran kirişler travma sırasında bağlanma yerlerinden ayrışmış olabilirler. Mutlaka radyolojik inceleme yapılmalıdır. Hiç umulmayan durumlarda kemik kırıkları ve küçük parça kırıkları saptanabilir.

Parmak ucu yaralanmaları elin en sık görülen yaralanma bölgesi olmasına bağlı olarak tedavi sonrası en sık sorunlarla karşılaşılan bölgelerdendir. Mutlaka parmak ucunun kemik ve tırnaktan oluşan destek yapısının restore edilmesi; belirli yumuşaklık ve dolgunluğa sahip olan pulpa yapısının sağlanması; aynı zamanda duyu sağlayan en uç bölge olduğu ve sonraki yaşamda duyu yokluğuna bağlı travmaya açık bir alan olmaması için sinir yapılarının tamiri önemlidir.

Parmak ucu yaralanmalarında kemik ucu kırıkları çok sık rastlanır. Kapalı küçük kemik ucu kırıkları sadece alttan konan atelleme ile tedavi edilebilir. Eğer kırık beraberinde tırnak yatağı hasarlanması var ise kemik fiksasyonu gerekebilir. Kırıklar çok küçük ise mevcut kırık parçalar daha sonra ağrı oluşturmaması için çıkartılabilir. Kırıklar stabiliteyi etkileyen tarzda gövde kırıkları ise tel ile fiksayonu uygundur.

Tırnak yatağı yaralanmaları mutlaka ince emilebilir dikişler ile tedavi edilmelidir. Tırnak yatağı ve tırnak kökü tamiri tırnağın daha sonra düzgün çıkması için gereklidir. Tırnak eğer yerinden ayrılmış ise ayrılan tırnağın hastanın yanında getirilmesi önemlidir. Kopan tırnak tırnak yatağı tamiri sonrası temizlendikten sonra destek görevi, daha sonraki pansumanlarda kolaylık, tırnak çıkış yolunun açık kalması için yerine adapte edilir.  Eğer tırnak eksikliği var ise ve defekt küçük ise aynı parmaktan eğer defekt daha büyük ise ayak başparmağından alınan tırnak grefti defekte adapte edilir.

Eğer kopan parça varsa mutlaka hastaneye giderken parçanın uygun şartlarda götürülmesi gerekmektedir. Son yıllardaki mikrocerrahi tekniklerin gelişmesiyle Parmak ucu kopuklarında kopan parçanın yerine dikilmesi oldukça sık yapılır hale gelmiştir.  Kopan parçaların yerine dikilmesi ile parmağın orijinal şekli ve boyutuna kavuşturulması mümkün olabilmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda sinir tamiri yapılmasa bile duysal iyileşmenin sağlanabildiği gösterilmiştir.

Parmağın uç deri parçasının küçük kemik parçalar ile birlikte kopması durumunda ise dikilecek damarsal yapılar saptanamaz ise parça inceltilerek yerine greft (kompozit greft) olarak tekrar dikilebilir. Bu özellikle çocuk hastaların parmak uçlarını kapıya sıkıştırıp kopma ile başvurdukları durumlarda sık uygulanır.  Çocuk hastaların iyileşme potansiyelinin yüksek olması nedeni ile yöntem çok başarılı olmaktadır. Parça doğrudan iyileşebilir veya parça alttaki dokulardan beslenemeyip siyahlaşabilir. Bu durumda bile çocuk hastalarda siyahlaşan doku yerinde bırakılıp alttan gelen dokular ile parmak ucunun iyileşmesi beklenmelidir. Bu şekilde alttan gelen dokularla parmağın orijinal yapısına yakın bir iyileşme sağlanabilir.

Eğer kemik açıkta değil sadece cilt defekti var ise vücudun diğer bölgelerinden alınan ince cilt grefti kullanılabilir. Eğer kemiği açıkta bırakacak cilt defektleri var ise aynı parmak, diğer parmaklar, avuç içi vb. yerlerden kaldırılan dokular cilt defektine adapte edilir.

Eğer çok ağır ezilme yaralanması mevcut ise etraf dokular temizlendikten sonra mevcut sağlam dokular ile güdük yapılabilir.

Yapılan tedaviler sonrası parmak ucu duyusu aylar sonra geriye dönebilir. Bazen kısıtlı duyu kazanımı olur. Bu yüzden hastanın parmağını kullanırken yaralamamaya dikkat etmesi önemlidir. Bazen parmak şekli istenildiği kadar düzgün olmayabilir veya aktarılan dokular orijinal cilt dokusu gibi olmayabilir. Doku aktarılan bölgelerde deformiteler oluşabilir. Parmak hareket kısıtlılıkları tedavi sonrası gelişebilir. Fizik tedavi ve egzersiz programı, duyu eğitimi uygulanması önemlidir.

Parmak ve uzuv kopmaları

Kopmalar tam kopma ve kısmi kopma olarak iki ana gruba ayrılır. Tam kopmalarda uzuv (parmak, el veya kol) tamamen vücuttan ayrılmıştır ve tüm damarlar da koptuğu için kopan parçanın acilen yerine dikilmesi gerekir. Kısmi kopmalarda ise uzvun vücut ile bağlantısı devam etmektedir ve sadece bir kısmı kesilmiştir. Damarlar sağlam kalmışsa hasar gören kısmın canlılığı devam ettiğinden tam kopmalara oranla hastanın sağlık kuruluşuna ulaştırılma süresi daha az önem taşır. Damarların tamamen kesildiği kısmi kopmalarda ise süre tam kopmalarda olduğu gibi önemlidir. Ancak her iki durumda da hastanın ve parçanın bir an önce bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması cerrahi tedavinin başarısını arttıran en önemli etkendir. Kopan uzvun yerine dikilme işlemine Replantasyon denir. Uzvun yerine dikilmesi elbette ki her zaman mümkün değildir. Hastanın genel sağlık durumu, kopan uzvun durumu, hastanın sağlık kuruluşuna ulaşma süresi, mevcut teknik imkanlar replantasyon işleminin yapılıp yapılmamasında etkili olan faktörlerdir.

sekil1 10
Parmak ve uzuv kopmaları 2

Trafik kazası gibi hastanın başka sistemlerinde de hasar meydana getiren ağır yaralanmalarda öncelik hastanın hayati tehlikesinin ortadan kaldırılmasındadır. Hastada hayati bir tehlike söz konusu ise veya replantasyonun yapılması hastada hayati bir tehlike oluşturacaksa bu işlem yapılmamalıdır.

sekil2 11
Parmak ve uzuv kopmaları 3

Kopan uzuvdaki hasar ezilme veya parçalanma nedeni ile fazla ise replantasyon yapılmayabilir. Bıçak, satır gibi kesici aletler ile olan düzgün kopmalardaki başarı şansı, pres ile ezilme veya bir yere takılma sonrası çekerek kopmalara göre daha yüksektir.

Hastanın sigara kullanıyor olması, şeker, kalp, tansiyon gibi ek başka hastalıklarının olması da tedavinin başarısını olumsuz etkiler. Ayrıca ileri yaştaki hastalarda da genç ve orta yaş hastalara göre başarı daha az olabilir.

İdeal şartlarda kopan kısmın 2 saat içinde yerine dikilmesi gerekir. Ancak bu süre kopma seviyesi parmak ucuna doğru yaklaştıkça, kopan parçanın da uygun şartlarda saklandığı kabul edilirse 6-12 saate kadar çıkabilir. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi hastanın mümkün olan en kısa sürede sağlık kuruluşuna ulaştırılması esastır. Kopma seviyesi uca doğru yaklaştıkça dikilecek damarların küçülmesi nedeni ile teknik ekipmanın kalitesi ve mikrocerrahın becerisi daha ön plana çıkmaktadır. Ancak uç seviyedeki kopmalarda kopan kısmın yaşatılması durumunda fonksiyonel sonuçlar daha iyi olmaktadır.
Replantasyon ve sonrası hem hasta hem de cerrah için oldukça sabır gerektiren bir süreçtir. Zira bir replantasyon ameliyatı kopmanın seviyesine göre 2 saat ile 14 saat arasında sürerken, kopan kısmın birden fazla olması (4-5 parmak veya iki kolun birden kopması gibi) durumunda bu süre daha da artabilmektedir. İyileşme süresi ise yine kopmanın seviyesine göre en az 2 ay ile 2 seneye kadar değişebilir. Ayrıca kopan kısmın yaşaması sağlandıktan sonra fonksiyon sağlamaya yönelik başka ameliyatlarda gerekebilir.

sekil3 5
Parmak ve uzuv kopmaları 4

Son olarak unutulmaması gereken replantasyon işleminin her sağlık kuruluşunda yapılamayacağıdır. Mikrocerrahi ve el cerrahisi eğitimi almış bir hekim yanında operasyon mikroskopu ve özel mikrocerrahi aletlerinin de bulunduğu teknik açıdan yeterli bir mikrocerrahi merkezine başvurulmalıdır. Ancak ne yazık ki gerek İstanbul ’da gerekse Türkiye genelinde bu tür merkezlerin sayısı çok fazla değildir.

El kırıkları

El bölgesi kırıkları, elin karmaşık anatomik yapısı ve çok yönlü fonksiyonları göz önüne alındığında oldukça önemli bir klinik problemdir. El , birbiriyle uyum içinde çalışan birçok küçük kemikten oluşur. Bu kemik yapı, parmakların ve el bileğinin hassas ve koordineli hareketlerini sağlayan kasların tutunma noktalarını oluşturur.

Elin bu kompleks yapısı, ince motor hareketlerin gerçekleştirilmesinde büyük rol oynar. Bu nedenle, el bölgesinde meydana gelen herhangi bir kırık, hem fonksiyonel kayba hem de yaşam kalitesinde belirgin düşüşe yol açabilir.

Kırıklar genellikle travma sonucunda, kemik üzerine uygulanan ani ve aşırı kuvvetle meydana gelir. Bu Genenellikle ilk dikkat çeken belirtiler arasında şiddetli ağrı, ödem (şişlik), morarma, şekil bozukluğu ve elin veya parmakların kullanılamaması yer alır. Bazen bu belirtilere duyu kaybı veya soğukluk da eşlik edebilir, bu da sinir ya da damar hasarının varlığını düşündürebilir.

El kırıkları anatomik yerleşimlerine göre farklı şekillerde sınıflandırılır. Kırıklar kemiğin gövdesinde (diyafiz) olabilirken, bazıları eklem yüzeyine uzanabilir. Eklem içine uzanan (intraartiküler) kırıklar, tedavi açısından daha zorludur ve sıklıkla eklem hareket açıklığında kalıcı kısıtlılık oluşturma riski taşır.

Parçalı (kominüte) kırıklar genellikle daha yüksek enerjili travmalardan sonra oluşur ve cerrahi müdahale gerektirme olasılığı daha yüksektir. Eğer, ciltte açık yara mevcutsa (açık kırık), bu durumda enfeksiyon riski önemli ölçüde artar ve dikkatli bir yara bakımı ve antibiyotik tedavisi gerekebilir.

Tanı genellikle hastanın öyküsü, fizik muayene bulguları ve radyolojik incelemelerle konur. Standart röntgen görüntüleri çoğu zaman yeterli bilgi sağlasa da, kırığın karmaşık yapıda olduğu veya eklem içine uzandığının düşünüldüğü durumlarda bilgisayarlı tomografi (BT) ile detaylı değerlendirme yapılması gerekebilir. Elin yapısal karmaşıklığı nedeniyle bu görüntüleme ve değerlendirme süreci deneyimli bir ortopedi ya da el cerrahı tarafından yapılmalıdır.

Tedavi, kırığın tipine, yerine, ayrışma düzeyine, hastanın yaşına ve genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Yerinden oynamamış ve stabil kırıklar genellikle atel veya alçı ile sabitlenerek tedavi edilebilir. Ancak parçalar birbirinden ayrılmışsa, çok parçalıysa veya eklem yüzeyini bozulmuşsa daha invaziv yöntemler gerekebilir.

Bu gibi durumlarda, genellikle genel ya da bölgesel anestezi altında, radyolojik görüntüleme (skopi) eşliğinde kapalı redüksiyon (kırık uçlarının yerleştirilmesi) ve tel ya da çivi ile sabitleme yapılabilir.

Eğer kapalı yöntemlerle yerine konulamıyorsa veya açık yara mevcutsa, cerrahi olarak açık redüksiyon yapılır. Bu işlem sırasında kırık uçları doğrudan görülerek uygun pozisyona getirilir ve plak, vida, tel ya da mini eksternal fiksatör gibi implantlar kullanılarak stabil hale getirilir. Cerrahi sonrası dikkatli bir takip süreci, enfeksiyonun önlenmesi, erken hareketin sağlanması ve fonksiyonun korunması açısından önemlidir.

sekil1 9 1
El kırıkları 5

Kırık eklem yüzüne uzanıyor ise eklem yüzünün çok özenli şekilde düzeltilerek sabitlenmelidir. Kemik aşırı derecede parçalı ise veya kemik defekti varsa vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları defektli bölgesine yerleştirilebilir. Kemik grefti kaynağı olarak el dirsek ve kalça kullanılabilir. Kemik grefti alınması hastaya herhangi bir hasar vermez; her operasyon sonrası oluşabilecek iltihap ve yara iyileşme sorunları dışında istenmeyen durum nadir görülür.
Yara çok kirli veya kırık çok parçalı isealt ve üstünden kemiğe tatbik edilen pinlerin üzerine vücudun dışından tatbik edilen barlar (eksternal fiksatör) yardımı ile sabitleme işlemi yapılabilir. Eklem içi çok parçalı kırıklarda bar üzerinden uygulanan pinler birbirinden uzaklaştırılarak bağlara bağlı olan kırık parçalarının orijinal yerlerine yakın şekle getirilmesi sağlanabilir (ligamentotaksis).


Kırığın yeri ve şekline göre kaynama süresi değişir. İlgili eklemin hareketleri kısıtlanabilir. Bu yüzden kaynama sağlandıktan sonra mümkün olduğunca erken sürede fizik tedaviye başlanmalıdır.

Sonuç olarak, el kırıkları sadece kemik yapının değil, aynı zamanda tendon, sinir ve damar gibi yumuşak dokuların da etkilenebildiği, hassas ve doğru bir şekilde yönetilmesi gereken travmalardır. Zamanında ve uygun tedavi ile çoğu hasta fonksiyon kaybı olmadan iyileşebilirken, gecikmiş ya da yetersiz müdahale kalıcı hareket kısıtlılıklarına ya da fonksiyon kaybına yol açabilir. Bu nedenle, el travmalarında uzman değerlendirmesi ve tedavinin kişiye özel olarak planlanması büyük önem taşır.

Elimde kırık olduğunu nasıl anlarım ?

Elinizde kırık olup olmadığını anlamak her zaman kolay olmayabilir, çünkü bazen belirgin semptomlar izlenirken, bazıları daha hafif bulgularla ilerleyebilir. Ancak aşağıdaki belirtiler, elinizde kırık olabileceğine işaret edebilir:

1. Şiddetli ve sürekli ağrı

Travma sonrası ortaya çıkan, istirahatle bile geçmeyen, özellikle hareket ettirmeye çalıştığınızda artan ağrı kırığın önemli bir göstergesidir. Kırık bölgesine bastığınızda keskin ve lokalize bir ağrı hissediyorsanız, bu da uyarıcı olabilir.

2. Şişlik (ödem)

Kırık bölgesinde genellikle kısa süre içinde belirgin bir şişlik oluşur. Bu, kemiğin iç yapısının bozulması ve çevredeki dokularda sıvı birikimi nedeniyle meydana gelir.

3. Morluk ve cilt altı kanama

Travmadan kısa süre sonra ciltte renk değişikliği, morarma veya bazen kırmızı-mor lekeler görülmesi, kırıkla ilişkili olabilecek damar zedelenmelerini düşündürebilir.

4. Şekil bozukluğu

Elin doğal yapısında bir bozulma, parmaklarda ya da el bileğinde eğrilik, kemik çıkıntısı gibi anormal görünümler varsa bu kırığın belirgin bir işaretidir. Özellikle parmaklarda yön değişikliği varsa hemen değerlendirilmelidir.

5. Hareket kısıtlılığı veya hareketsizlik

Yaralanma olan el ya da parmak hareket ettirilemez ya da hareket ettirildiğinde ağrı çok fazla olabilir. Bazen hasta istemsizce elini hiç hareket ettirmez, bu da vücut savunma mekanizmasının bir parçasıdır.

6. Kuvvet kaybı

Nesneleri kavrayamama, sıkma gücünün azalması gibi belirtiler, hem ağrının hem de olası kırığın bir sonucu olabilir.

7. Duyusal değişiklikler

Uyuşma, karıncalanma veya hissizlik, sinirlerin kırıkla birlikte hasar görmüş olabileceğini gösterebilir. Bu tür durumlar acil müdahale gerektirebilir.

8. Açık yara veya kanama

Eğer ciltte yara varsa ve altından kemik görünüyor ya da açık bir şekilde derin bir doku hasarı mevcutsa, bu açık kırık anlamına gelir ve enfeksiyon riski açısından acil müdahale gereki

Elimde kırık olduğunda ilk müdahale nasıl yapılmalıdır?

Eğer elinizde kırık olduğunu düşünüyorsanız, sağlık kuruluşuna ulaşana kadar yapılacak doğru ilk yardım müdahalesi, hem ağrıyı azaltmak hem de hasarın ilerlemesini önlemek açısından çok önemlidir. İşte el kırığında yapılması gereken ilk yardım adımları:

1. Hareket ettirmeyin

Kırık şüphesi olan eli kesinlikle hareket ettirmemeye çalışın. Elin daha fazla zarar görmesini veya kırık parçalarının yer değiştirmesini önlemek için el mümkün olduğunca sabit tutulmalıdır.

2. Elinizi destekleyin (atel veya askı yapın)

Eğer mümkünse elinizi sabitlemek için geçici bir atel yapabilirsiniz. Bu bir cetvel, tahta parçası, kalın karton olabilir.

  • Ateli elin altına yerleştirip yumuşak bir bez veya bandaj ile çok sıkı olmayacak şekilde sarabilirsiniz.
  • Dirsekten askıya almak için üçgen sargı bezi gibi bir malzeme kullanarak askı yapmak da faydalı olur.

3. Buz uygulaması yapın

Şişliği azaltmak ve ağrıyı hafifletmek için elin üzerine havluya sarılı buz torbası koyabilirsiniz. Buzu direkt cilde temas ettirmeden uygulamak cilt yanıklarının önlenmesi açısından önemlidir. Uygulama süresi olarak her 15-20 dakikada bir 2-3 dakika uygulanacakşekilde ayarlanmalıdır.

4. Kanama varsa temiz bir bezle baskı yapın

Eğer elinizde açık yara ve kanama varsa, temiz bir bez veya gazlı bezle üzerine nazikçe baskı yaparak kanamayı kontrol altına almaya çalışın. Ancak kemiğin cilt dışına çıkrığı açık bir kırık var ise kesinlikle kemiği içeri itmeye çalışmayın

5. Yüzük ve takıları hemen çıkarın

Şişlik nedeniyle ilerleyen saatlerde takılar parmağa baskı yapabilir. Bu nedenle yüzük, bilezik, saat gibi takılar derhal çıkarılmalıdır.

6. Elinizi kalp seviyesinin üzerinde tutun

Bu, ödemin ve ağrının azalmasına yardımcı olur. Uzanıyorsanız elinizi bir yastıkla destekleyerek yüksekte tutabilirsiniz.

Parmak Eklem İçi Kırık Sonrası Hasta Görüşleri

Parmak kırığı sonrası eğri kaynama parmakların üst üste gelmesi şikayeti hastamızın görüşleri

Parmak eklem içi kırık sonrası yaylı sistem ile tedavi

Opere edilen hastamızın görüşleri

Parmak eklem içi kırık nedeniyle ameliyat ettiğimiz hastamızın görüşleri

Parmak yaralanması sonrası ameliyat edilen hastanın görüşleri(interpozisyon artroplasti)

El bileği kırıkları

El bileği 8 adet küçük kemik ve önkoldaki iki kemiğin eklemleşmesinden oluşmuş bir yapıdır. El bileği kemikleri birbirlerine sıkı bağlar ile bağlanır. Bu yapı el bileğinin her yöne rahatça hareket etmesini sağlar El bileği kırıkları genelde kol açık iken el üzerine düşme sonrası oluşur. Trafik kazaları, yüksekten düşme gibi yüksek enerjili travmalar nedeni ile kırıklar oluşabilir. Yaşlılarda oluşan osteoporoz kemiklerin incelmesine ve daha kırılgan hale gelmesine yol açar. Yaşlı osteoporotik hastalarda daha basit travmalar ile el bileği kırığı oluşabilir. El bileğinin en çok kırılan kemiği radius denen önkol kemiğidir. Kırık oluştuğu zaman el bileğinde ağrı, şişlik, şekil bozukluğu oluşur. (Şekil 1)

Bazen kırık oynamamış şekilde, bazen kemik uçları birbirinden tamamen ayrılmış şekilde olabilir. Bazen kırık çok parçalı ve tamamen yerinden kaymış şekilde olabilir. Tedavi kırık tipine göre değişkenlik gösterir. İlk yapılacak şey el bileğinin sabit bir cisim (karton, tahta vb) üzerine konulup daha fazla oynamasının önlenmesidir. Radyolojik inceleme sonrası kırık saptanır. Gereğinde BT (bilgisayarlı tomografi) incelemesi yapılır. BT incelemesi ile 3 boyutlu olarak kırık parçalarının tespiti yapılabilir. Eklem yüzüne ait kırıklar daha sonraki tedavinin ve gelecekteki sonucun değerlendirilmesi açısından önemlidir. Ağrının izin verdiği ölçüde duyu ve hareket muayenesi yapılmalıdır. Eğer kırık parçalarından bir kısmı cilt dışına çıkmış ise(açık kırık) enfeksiyon riski artar. Kırık tedavisi tamamlansa bile bu tip kırıkları olanlara bir süre hastanede yatırılarak antibiyotik tedavisi verilmelidir.

Tedavi kararında hastanın yaşı, aktivite derecesi, işi, hobileri, hastanın asıl kullandığı eli olup olmadığı, daha önce el bileği travması geçirip geçirmediği, başka tıbbi sorunları olup olmadığı değerlendirilmelidir. Radyolojik incelemede kırığın eklem içine uzanımlı olup olmadığı, çok parçalı olup olmadığı, kırığın kaymış olup olmadığı, kemik erimesi olup olmadığı, kırığın stabil olup olmadığı değerlendirilmelidir.  Bu faktörlerin hepsi bir araya getirilerek hasta için en doğru tedavi kararı alınmalıdır.

Eğer kırık oynamamış ise kırığın alçı ile sabitlenmesi yeterli olur. Hastanın yaşı ve kırık tipine göre kırık sabitlenme süresi (3-5 hafta arası)  belirlenir. Eğer kırık oynamış ise hastanın ve kırığın değerlendirmesini takiben uygun durumlarda kırığın yerine oturulmasına çalışılır. Bu işlem sırasında eğer imkân var ise skopi denen anında radyolojik inceleme yapılabilen alet yardımı ile kırığın yerine oturup oturmadığı görülür, eğer kırık uygun pozisyonda ise bu şekilde alçı yapılabilir. Skopi yok ise alçılama sonrası radyolojik inceleme yapılıp kırık pozisyonu tekrar çekilen filmlerle değerlendirilir. Eğer alçı ile tedavi devamına karar verilir ise 3 hafta hafta sonra radyolojik inceleme yapılmalı ve kırığın pozisyonunun kayıp kaymadığı takip edilmelidir. 5-6 hafta sonunda da alçı çıkarılır.

Eğer kırık çok parçalı, eklem içi uzanımlı ve stabil olmayan bir kırık olduğu düşünülüyor ise hastanın genel durumu da dikkate alınarak cerrahi tedavi kararı alınır.
Cerrahi tedavide

  • Kırık düzeltilmesi sonrası dışarıdan skopi kontrolünde pin ile tespiti ve alçı
sekil2 9
El bileği kırıkları 10
  • Kırık her iki tarafına konan pinlerin üzerine dışarıdan yerleştirilen materyaller (eksternal fiksatör)  ile tespit
  • Cerrahi olarak açılarak kırık parçalarının düzeltilmesi, sonrasında da plak ve vidalar yardımı ile tespiti yapılabilir.
sekil3 3
El bileği kırıkları 11

Eklem içi kırık tespit edilen bazı vakalarda eklem yüzünün değerlendirilmesi için artroskopi kullanılabilir. Özellikle kemik erimesi olan hastalarda ve çok parçalı kırıklarda vücudun başka yerlerinden alınan kemik parçaları(kemik grefti)  kırık hattına yerleştirilerek kırık stabilizasyonu arttırılır ve kaynaması hızlandırılabilir.

Kırık kaynamasını takiben alçı çıkarılır. Alçı çıkarıldıktan sonra hareket kısıtlılığı görülme olasılığı vardır. Fizyoterapi bu dönemde çok faydalıdır. El bileğini kullanma sırasında zorluk, ağrı, şişlik belli süre olur. Bu kişisel faktörlere bağlı değişkenlik gösterir.

Elde yanıklar

Yanık cildin sıcak bir cisim ile karşılaşması sonrası deri hücrelerinin ölmesi ile oluşan doku hasarlanmasına verilen addır.  Sıcaklığın derecesi ve dokunun sıcak ile temas süresi yanık şiddetini belirler. Eğer çok sıcak bir cisim ile bir süre temas edilir ise cildin tam kat hasarlanması oluşabilir hatta cilt altı dokularda yanığa bağlı hasarlanmalar oluşabilir. (Şekil 1)

Yanıklar her zaman sıcak ile olmayabilir. Yanıklar bazen kimyasal maddeler yoluyla oluşabilir.

Yanık dereceleri

  1. Derece yüzeyel= sadece ciltte büller olmadan kızarıklık vardır.
  2. Derece kısmi kalınlıkta cilt hasarlanması görülür. Büller mevcuttur.
  3. Derece tam kat cilt hasarlanması vardır. Cilt beyaz ve serttir
  4. Derece daha derin dokular kiriş sinir eklem vb dokularında etkilendiği yanık tipidir.

Yanık oluşumu sonrası hemen elin sıcak materyalden uzaklaştırılması ve soğuk suyun altında temizlenmesi gerekir. Soğuk uygulama ilk başta yapılması gereken şeydir. Ama hiçbir zaman buzun direkt cilt ile temas etmemesi gerekmektedir. Mutlaka bez vb bir materyal ile sarıldıktan sonra cilt üzerine uygulanmalıdır. İlk gün ağrının giderilmesi ve cildin koruyucu tabakasının kaybolmasına bağlı sorunların giderilmeye çalışılması ana amaçtır. Bunun için yanık bölgeye bir tabaka oluşturacak şekilde mikrop önleyici merhemler(silverdin vb) bölgesel uyuşma sağlayan kremler(anestol vb) karıştırılarak uygulanır. İlk gün ağrı çok yoğun olabilir. Özellikle bölgesel uyuşma sağlayan merhemlerin etkisi geçtikçe karışım tekrar tekrar uygulanabilir.
Yaralanma yüzeyi vücudun önemli kısmını kapsıyor ise hastanın hastanede takibi gerekir. Çünkü yanık ile birlikte hayatı tehtit edebilecek sıvı kayıpları ve enfeksiyon riski oluşabilir. Eğer yanık sadece elde ise genellikle pansuman takipleri yapılır.

  1. Derece yanık soğuk uygulama sonrası ağrı azalmasını sağlayacak merhemler uygulanması ile kısa zamanda iyileşir
  2. Derece yanıkta buna ek olarak oluşan büllerin içindeki sıvılar temizlenir. Daha sonra oluşabilecek cilt gerilmesini engellemek için atelleme yapılabilir. Cildin koruyucu tabakasının bozulduğu durumlarda mikrop önleyici merhemlerin ağrı azaltan merhemler ile karıştırılıp pansuman yapılarak takibi uygundur.
  3. Derece tam kat cildin yandığı durumlardır. Ölü derinin uzaklaştırılması sonrası uzun dönem pansuman takibi yapılır. Pansuman takibi süresi yanık derecesine ve iyileşme durumuna göre değişir. İyileşme sırasında oluşabilecek kasıntı ve çekilmeleri önlemek için atelleme yapılır. Cilt altı dokuların uygun duruma gelmesinden sonra başka yerden alınan derilerin cilt kaybı olan yerlere aktarılması ameliyat ile sağlanır. İyileşme sonrası gelişebilecek kasıntı ve çekilmeler için çeşitli cerrahi teknikler ile gevşetmeler yapılır. Uzvun etrafının çevresel olarak yandığı durumlarda uzvu bir turnike gibi sıkan kasılma dokusu oluşabilir. Bu durumda kasılma dokusu çıkarılıp uzak doku nakilleri yapılabilir. (Şekil 2,3)
Ekran Alintisi
Elde yanıklar 14

Genelde elde oluşan yanıkların tedavisi sorunludur. Yanık sonrası derinin iyileşmesindeki sorunlar nedeni ile elde oluşan kasılmaların tedavisinde uzun süreli sabır gerektiren bir tedavi süreci gerekir. Sorunların çözümü için birden fazla operasyon gerekebilir. Aylar yıllar süren iyileşme sürecinde kasılmaların oluşmaması için atellemenin yanında fizyoterapininde yararı vardır.